Uluslararası Ticaret: Tanım, Teori ve Etmenler

2015 yılında ASEAN Ekonomik Topluluğu (AEC) terimini duymakla meşgulüz. MEA'nın kendisi 2015 yılında yürürlüğe girmiştir ve ASEAN ülkelerinin bir ekonomik entegrasyon şeklidir. MEA, gümrük ve tüketim vergisi olmaksızın serbest ticaretle gerçekleştirilir. AEC, ASEAN bölgesinde uluslararası ticareti teşvik eden bir uluslararası ekonomik işbirliği örneğidir.

Uluslararası ticaret, bir ülkenin sakinleri ile diğer ülkelerde yaşayanlar arasında karşılıklı anlaşmaya dayalı ticarettir. Bu ticaret bir ekonomik işbirliği şeklidir. Uluslararası ticaretin faydalarından bazıları, bir döviz kaynağı ve piyasa fiyat istikrarını koruma kabiliyetidir. Buna ek olarak, uluslararası ticaret de istihdamı artırabilir ve bir ülkenin tek başına üretilemeyen mal veya hizmetleri elde etmesini sağlayabilir.

Tanımı ve faydalarını tartıştıktan sonra, uluslararası ticaretle ilgili birkaç teori vardır. Bu yazıda, bu ülkeler arasındaki ticareti yönlendiren teorileri ve faktörleri tartışacağız.

Mutlak Mükemmellik Teorisi

Bu teori ilk olarak Adam Smith tarafından ortaya atıldı. Bu teori, bir ülkenin diğer ülkeler tarafından üretilmeyen malları üretebildiğinde mutlak avantaj elde ettiğini belirtir. Örneğin, Japonya'nın kömür üretememesi nedeniyle Dünya'nın Japonya'ya göre mutlak bir kömür avantajı var.

Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi

Karşılaştırmalı üstünlük teorisi David Ricardo tarafından önerildi. Bu teori, devletin malları daha düşük bir maliyetle ve daha düşük bir satış fiyatıyla üretmesi durumunda fayda sağladığını savunuyor. Bunu Çin'de görebiliriz. Düşük maliyetle çok sayıda ucuz mal üretiyorlar, bu nedenle Çin'in karşılaştırmalı bir üstünlüğü olduğu düşünülüyor.

Uluslararası Ticaretin Etkenleri

Ülkeleri diğer ülkelerle ticaret yapmaya teşvik eden birkaç şey var. İlki serbest piyasadır. Serbest piyasa, ülkelerin uluslararası ticaret yapmayı diğer ülkelerle iyi ilişkiler kurmanın bir biçimi olarak görmelerine neden olur. Serbest piyasa aynı zamanda bir devlet geliri de olabilir.

İkincisi, coğrafi farklılıklar. Bir ülkenin farklı doğal koşulları, mevcut kaynakların da değiştiği anlamına gelir. Bir ülke kaynaklara sahip olmadığı için belirli malları üretemiyorsa, kaçınılmaz olarak başka ülkelerle ticaret yapmak zorundadır.

Üçüncüsü, yurt içinde yapılamayacak üretim maliyetlerinden tasarruf etmek. Bu, bir ülkede hammadde olduğunda, ancak bunları yönetecek teknolojiye sahip olmadığında yapılabilir. Bir hammadde işleme tesisi inşa etmenin maliyeti ucuz olmadığından, uluslararası ticaret şeklinde işbirliği yapmak daha ucuz olacaktır.

Son olarak, teknoloji ve bilginin gelişiminde bir artış var. Bu şekilde bir ülke, diğer ülkelerin hangi mallara ihtiyaç duyduğunu ve hangi mallara sahip olduklarını öğrenebilir.